Jinekolojik SorunlarKadın KanserleriYumurtalık Kanseri

Yumurtalık Kanseri İçin Erken Teşhis Mümkün mü?

Yumurtalık kanserinde erken teşhis aslında son derece zordur. Nedeni ise genellikle şikayetleri belirgin olmamasıdır. Karın ağrısı şişkinlik, hazımsızlık kanserin erken devredeki belirtilerdir. Bu  evrre ilerlediği zamanlarda ise evresindeki organlara ait bası bulguları, karın ağrısı, pelviste kitle ve aşağı doğru bası hissi, vajinal kanama gibi pek  spesifik olmayan şikayetlerdir. Bu durumda hastanın doktora gitmesine en büyük etken olan sorun ise çok yüksek derecede karın şişliğidir. Karın şişliğinin sebebi ise genelde karının içerisinde ki sıvı birikimi yani asittir.

Yumurtalık kanserinin henüz yeni oluştuğu safhalarda tam anlamı ile belli olmayan ve geçici şikayetlere sebep olmasından dolayı genel olarak hastalar tarafından pek önemsenmemektedir. Biraz daha ilerleyen zamanlar da tümörün büyümesi ile ve kalın bağırsağın üstüne baskı yapması ile kabızlık yada ishal gibi şikayetler ortaya çıkar. Karın da şiddetli ağrı ve karnın şişliği, dolgunluk hissi, bulantı kusma, gaz, ve bacak ağrısı gibi diğer rahatsız edici problemler de görülür. Yumurtalık kanseri normal kadın doğum muayenesinde teşhis edilemeyebilir, ancak büyümüş olan bir yumurtalık doktorun dikkatini çekebilir. Yumurtalık kanseri hücreleri tarafından çoğalan bir protein olan CA125 ancak kan testi ile bakılabilir ve normalden yüksek olan seviyeleri yumurtalık tümörünü gösterilir. Bunun yanı sıra vajinadan veya karın yolu ile yapılan ultrason veya tomografi tetkikleri ile de yumurtalıkta ki normal olmayan bulguları tespit etmek mümkün olabilir. Ama yumurtalık kanseri teşhisinin tam anlamı ile konabilmesi için tek yol biopsidir. Her kist, kanser olacak diye bir kaide yoktur. Görüntüleme sırasında hasta kanser şüphesi uyandırıyor ise, operasyonla açılır ve şüphelenilen kitlenin tamamı  mümkün olduğunca geniş olacak şekilde çıkarılıp patolojik incelemeye gönderilir.Doktorun tümörden almış olduğu örneğin patolojik olarak mikroskop ile incelenmesiyle yapılır.

Şöyle özetleyecek olursak;

1-Kan alınarak yapılan Ca-125 tetikiki erken tanı sağlayabilir. Aile içerisinde yumurtalık, meme, barsak kanseri olan kadınların yılda ya da en az altı ayda bir Ca-125 değerlerine baktırmaları bu erken teşhis için büyük bir adım olacaktır. Aile de riski olmayan kadınların bu tetkiki düzenli aralıklarla yaptırmasının bir yararının olmadığı da gösterilmiştir.

2-Yıllık kontroller ile jinekolojik kontroller sırasında yapılacak ultrasonografi tetkiki ile de erken teşhis konabilir.

Teşhis nasıl konur?

İlk olarak her şey ayrıntılı olarak dinlenir daha sonrasında ise yapılacak olan jinekolojik muayene çok önemlidir. Aynı zamanda “ultrasonografi” tetkiki ile yumurtalıklar detaylı olarak incelenir. İlave olarak yumurtalık kanseri göstergesi olarak CA-125 isimli maddeye kanda bakılır. Fakat bu madde aynı zamanda yumurtalığın bazı hastalıklarında da yükselebilme şansı doğurur.

Yapılan muayeneler esnasında en çok menopoz girmiş kadınlarda pelvik alanda kitle saptanması yumurtalık kanserini düşündürür. Çekilen ultrasonografide teşhiste en önemli yardımcı kesinlikle testtir, burada çift taraflı ovarian kitle, eğer 8 cm’den büyük kitle varsa ve bu kitle, içinde katı alanlar bulunan kitlelerin muayene  esnasında hareketli olmaması yumurtalık kanseri teşhisini destekler.

Bu kanserde olduğu gibi kistler de  dahil olmak üzere bütün yumurtalık tümörlerinin teşhisinde öncelikli adım, genital organlarının jinekolojik muayenesidir. Yapılan muayene ile yumurtalıkların normal orandan büyük olup olmadıkları ve yumurtalıkların etrafında bir anormalliğin görünüp görünmediği incelenir. Muayeneden sonra ikinci adım olarak ta ultrasonografi muayenesinin yapılmasıdır.

Yapılan bir takım kan testleri de yumurtalık kanserlerinin teşhisinde büyük rol oynar. Burada tümör belirteçleri ortaya çıkar. Yumurtalık kanseri ile ilişkili tümör belirteçlerinin bir kısmı ; CA 125, Ca 19-9, CA 15-3, CEA, AFP ve HCG’dir. Kanda araştırılan bu maddeler yumurtalıkta tespit edilen tümörün kanser olup olmadığı hakkında ek olarak bilgiler elde edilir. Ama yumurtalıklarda tümör veya kist olmadığı halde kanda belirteç araştırmak sağlık açısından pek doğru değildir

Yumurtalıkta genellikle kistler oluşur.Oluşan kistlerin bir kısmı kendiliğinden iyileşen fonksyonel olarak adlandırılan kistlerdir ve bunlardan kurtulmak için ameliyat olmaya ihtiyaç yoktur. Ancak bu kistler sanılanın aksine kötü huylu ise ya da kötü huylu olabilme olanağı söz konusu ise, bu hastalar kanser ile uğraşan Jinekolojik onkoloji yapan kadın hastalıkları ve doğum uzmanları tarafından ameliyat edilerek, sorunu gidermelidir. Yapılmadığı taktirde eksik cerrahiler yapılır ve hasta baştan ameliyat olmak zorunda kalır. Saydığımız bu hastalıkların operasyon öncesi teşhisinde ultrasonografi ve tümör belirteçleri beraber kullanılır. Bu tetkikler doğru kullanıldığı zaman yanlış teşhis yok denecek kadar az olur ve MR gibi diğer tanı yöntemlerine hiç gerek kalmaz.

Genel olarak bakacak özetleyecek olursak,yumurtalık kanserinde hastalığın tedaviye vereceği cevabı etkileyen çok fazla etken vardır. Bu etkenlerden en önemlisi ve sonuca ciddi oranda etki edeni, ilk ameliyatın (cerrahinin) yeterli olmasıdır. İlerleyen evrelerde ki yumurtalık kanserlerinde ameliyat sonrasında karın içinde kalan en büyük tümör çapı 1 cm’in altında olması gerekir. Bu prognozu etkileyen en önemli etkendir. Bunun yanı sıra hastalığın hangi evrede olduğu da tedaviye vereceği cevabı etkilemektedir. Hastalıkta evre ne kadar küçükse, yani hastalığın ne kadar başındaysa işte o  tedavinin başarısı o kadar iyi olur.

Bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR) ve ultrason gibi görüntüleme yöntemleri kasıklarda bir kitle olup olmadığını saptamada kullanılan radyolojik tetkiklerdir. Ancak bu yöntemler kitlenin kesin olarak kötü veya iyi huylu olup olmadığını ayırt edemezler. Kesin tanı biyopsi olarak isimlendirilen, şüpheli dokudan alınan örneklerin mikroskop altında incelenmesi ile konmaktadır.

Bilgisayarlı tomografi (BT): Bir çeşit X ışınının insan vücudunun çevresinde dönerek değişik açılardan görüntü alabilmesi yöntemidir. Alınan bu görüntüler sırasıyla bilgisayar aracılığı ile birleştirilip vücut içinin detaylı bir şekilde görüntüsünü oluşturur. Görüntüleme esnasında ayrıntılar, bir çeşit kontrast madde kullanılarak daha detaylı olarak görüntülenir.

Manyetik rezonans görüntüleme (MRI): Manyetik alan ile bilgisayar kullanılıp vücut içinin daha detaylı bir şekilde resimlerini verir. Manyetik rezonans görüntüleme yönteminde x ışınları kullanılmaz.

Ultrasonografi: Prob olarak adlandırılan bir aletten yayılan ses dalgalarının yumurtalıklar ya da diğer organlardan yankılanmaları ile elde edilen görüntünün bilgisayar aracılığı ile ekrandan yansıtılmasıyla yapılır. Kitlesel oluşumlarda ki yapının katı ya da içi sıvı dolu kistik bir yapıda olup olmadığını ayırd eden bir sistemdir.Çok tercih edildiğinden, en sık kullanılan görüntüleme yöntemi olarak ta bilinir.

Renkli doppler akımı: Bu yöntem ile yumurtalıkların damarlar ile kanlanmasının olup olmadığını gösterir. Yumurtalık kanserlerinde genel olarak yumurtalıklarda ki kan akımı artar. Ama bazı iyi huylu hastalıklarda ise yumurtalıklardaki kan akımı nispeten artabilir

Bütün bunların yanı sıra hastanın yaşı, genel durumu ve tümörün grade diye adlandırılan özelliği hastanın tedaviye vereceği cevabı ciddi oranda etkileyebilmektedir.Bu demek oluyor ki hasta ne kadar erken yaşlardaysa ve genel sağlık durumu tedavi sırasında iyiyse sonuçlar da bir o kadar iyi olur.

Etiketler
Daha Fazla Göster

Prof. Dr. Ateş Karateke

Görevi: İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakultesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı. Doğum yeri,Tarihi: Kayseri / Develi – 22 Agustos 1959 Medeni durumu: Evli, 2 çocuklu Yabancı dil: İngilizce Askerlik durumu: 1990-91 Gümüşsuyu Askeri Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlığı -- Devamını Oku

Benzer Konular

Bu Makalemizi Okudunuz Mu?

Close